“Müneccim Houellebecq’in Kehanetleri”

Fransız basınını Ocak 2015 Charlie Hebdo saldırısından beri meşgul eden konulardan biri, ülkede 2022 yılında Müslüman bir cumhurbaşkanının göreve gelişini konu alan bir roman. Romanın Charlie Hebdo saldırısının gerçekleştiği dönemde popülerleşmesinin ardında yalnızca Charlie Hebdo’nun karikatürlerini gerekçe gösteren saldırı ve yazarın kitabında İslami bir yönetim kurgulaması yer almıyor. Derginin saldırının gerçekleştiği gün çıkan sayısının kapağında romanın yazarı Michel Houellebecq’in, 2017 ve 2022’ye dair öngörüleriyle “Müneccim Houellebecq’in Kehanetleri” (“Les Prédictions du Mage Houellebecq”) başlığı altında karikatürize edildiği görülüyor.

Romanı yalnızca edebi açıdan değerlendirmek eksik kalabilir. Bir yandan oldukça politik olduğu anlaşılan romanın yazarı Houellebecq, kendisiyle yapılan röportajlarda romanını genel söyleme rağmen İslamofobik, ırkçı ya da provoke edici olarak tanımlamıyor. Her ne kadar Houellebecq romanı kişisel kaygılarından esinlenerek yazdığını ve romanı bir hayal ürünü olarak tanımladığını belirtse de bu, anlatılanlarda gerçeklik payının olmadığı anlamına gelmiyor. Roman, 2017 yılında yapılması öngörülen cumhurbaşkanlığı seçimlerini milliyetçi Marine Le Pen’in kazanması olasılığı üzerine, bir sonraki seçim yılı olan 2022’de, ikinci turda, seçmen için tek alternatifin, baraj altında kalan diğer partilerin desteklemesiyle İslamcı parti Müslüman Kardeşliği’nin (Parti Fraternité Musulmane) oluşu üzerine kurgulanıyor. Seçim sonrasında düzene dair bir dizi değişim de meydana geliyor: Kadınların çalışma hayatından uzaklaştırılması ile birlikte erkek egemen iş gücüyle işsizlik oranının düşmesi, milli eğitim müfredatının İslami değerleri içeren hal alması, çok eşliliğin yasallaştırılması bunlardan birkaçı.

Ekonomik kriz ile birlikte göç karşıtlığı üzerinden şekillenmeye başlayan Avrupa’da radikal sağın güçlenişinin Houellebecq’e esin kaynağı olduğu aşikâr. Nitekim Houellebecq kitabında tarihi hızlandırdığının altını çizerek Ulusal Cephe (Front National) iktidarının, 2017 seçimlerinin erken bir zamanlama olabilme ihtimaline karşın, tamamen mümkün olabileceğini belirtiyor.

Kitabı İslamofobik ya da kışkırtıcı olarak mı nitelendirmek gerekiyor, yoksa yalnızca mevcut siyasal-toplumsal-ekonomik durumdan yola çıkılan bir öngörü olarak mı? Houellebecq kitaba dair, korkulması gerekenin Müslümanlar mı, yoksa yalnızca kişiler mi olduğu sorusunu yanıtsız bıraktığını iddia ediyor. Kitabın, konusu ve ele alınış noktalarıyla yalnızca bir yazarın eseri olmanın ötesinde, bir Fransa vatandaşının gözünden öngörüleri yansıttığını söylemek mümkün görünüyor. Yazar, kitabının İslamofobik olarak nitelendirilmesi karşısında, kitabında herhangi bir korku üzerine uğraşmadığını, iktidara gelen partinin ise seçmen açısından güven verici olduğunu belirtiyor. Houellebecq, İslamcı bir partinin iktidara gelişini yalnızca artan Müslüman nüfusla ya da olası bir Müslüman nüfus akınıyla değil; İslam’ın, dinsel dönüşümün simgesi olarak manevi değerler üzerinden egemen olabilmesiyle ifade etmeye çalıştığını belirtiyor. Dolayısıyla kitapta 2017 yılında iktidara gelen Marine Le Pen’in 2022’de İslamcı değerleri savunan parti karşısında yenik düşmesini Ulusal Cephe’nin uygulayabileceği olası göç politikalarıyla engellemesinin mümkün olamayacağını savunuyor.

Yazar, Charlie Hebdo’ya düzenlenen saldırı sonrasında, derginin yayınladığı Hz. Muhammed karikatürlerinin derginin ismi altında belirtilen “sorumsuz dergi” (“journal irresponsable”) tanımına uyduğunu, kendisinin de kendini her zaman “sorumsuz” hissettiğini ve aksi halde yazmaya devam etmesinin güç olduğunu dile getiriyor: “Benim rolüm toplumsal ahenge yardım etmek değil.”

Kitabın isminin (“Soumission”) Türkçeye nasıl çevrilebileceği konusunda Türk basınında “Teslimiyet” üzerinde uzlaşılmış gibi görünüyor. Kitabın konusu, kitapta çokça bahsedilen İslami değerlere uygun yaşamdan örnekler, yazarın belirttiği Fransız entelektüellerin yeni düzen karşısında boyun eğişleri ve sorumluluk almayışları ile “soumission” kelimesinin İslam inanışından geldiği görüşü eklendiğinde ise “Biat” oldukça kapsamlı ve açıklayıcı bir tercih olarak görülebilir.

Bana bugün, güçlü bir dinsel dönüşü inkâr etmek zor görünüyor. Aydınlanma Çağı’nda doruğa ulaşan, Protestanlık ile doğan ve Devrim’i meydana getiren düşünceler akımı ölmek üzere. Tüm bunlar insanlık tarihinde bir parantez olmuş olacak. Bugün ateizm ölü, laiklik ölü, cumhuriyet ölü.”  –  Michel Houellebecq

 

Aslıcan Sezer

aslicansezer@ps-europe.org

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak.

x

Check Also

Ortadoğu'da Değişen Dinamikler

Ortadoğu’da Değişen Dinamikler: Rejim, Siyaset, Toplumsal Yapı

Avrupa Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü (PS:EUROPE) ve Özyeğin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü ortaklığıyla düzenlenen ...

Din-Toplum-Devlet İlişkileri: Laiklik ve Demokrasi

Din-Toplum-Devlet İlişkileri: Laiklik ve Demokrasi

Friedrich-Ebert-Stiftung Türkiye Temsilciliğinin ortaklığıyla düzenlediğimiz “Din-Toplum-Devlet İlişkileri: Laiklik ve Demokrasi” başlıklı seminer, çeşitli siyasal partiler ...

Akademik Yazım Atölyesi gerçekleştirdik!

PS:EUROPE 2017 bahar döneminin ilk sertifika programı olan Akademik Yazım Atölyesi’ni 11 Mart 2017 tarihinde ...

Akademik Yazım Atölyesi Başvuruları Başladı!

Avusturya merkezli, Avrupa Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü (PS:EUROPE), 2017 bahar döneminin ilk sertifika programını ...

PS:EUROPE Tea Talks #1

PS:EUROPE Tea Talks serisinin ilki 23 Şubat 2017 tarihinde Türkiye’nin saygın akademisyenleri ve genç sosyal ...

“Bilgi Kirliliği” Gölgesinde Anayasa Referandumu: Yanlışlar ve Doğrular Neler?

Anayasacılık tarihimizde kara bir sayfayı işgal edecek önemli bir kırılma döneminden geçiyoruz. Anayasa değişikliği süreci ...

Brown Bag “Küreselleşme ve Liberalizmin Geleceğini Düşünmek” Raporu

PS:EUROPE olarak gerçekleştirdiğimiz 5. Brown Bag toplantımızda güncel koşulların küresel, bölgesel ve ulusal düzeylerdeki neden ...